Sıraselviler caddesi. No:83/2
Beyoğlu/İstanbul
info@pilotgaleri.com
0212 245 55 05

SERGİLER, ETKİNLİKLERDEN HABERDAR OLMAK İÇİN E-POSTA ADRESİNİZİ GİRİNİZ


KAYDEDİLDİ!
TEŞEKKÜRLER.

GEÇMİŞ

Sıfır Tolerans

ŞENER ÖZMEN

3 KASIM 2012 - 29 ARALIK 2012

PİLOT, 3 Kasım-29 Aralık tarihleri arasında Şener Özmen'in "Sıfır Tolerans" sergisine ev sahipliği yapıyor.

Ağırlıklı olarak sanatçının yeni üretimlerine odaklanan serginin çıkış noktasını, ‘hoş görmek, bağışlamak, katlanmak, tahammül etmek, sıkıntı çekmek ve izin vermek’ anlamlarına gelen tolerans [tolerantia] sözcüğünün tarihsel ve felsefi arka planı oluşturuyor. Özmen; sözcüğün düşünce özgürlüğünü de içeren en önemli halkasını kendi bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Asıl ilgilendiği mesele ise, sanat dünyasının herşeyi anlaşıyla karşılayan, mümkün olduğu kadar ‘hoş görme’ haline nasıl ve nereden geldiğini, sanatçıların tutum ve davranışlarda bir daralma/daraltma ve umursamazlık olarak ortaya çıkan son durumun bir orta yolu işaret edip-etmediğini ‘tolerans’ ve ‘sıfır tolerans’ kavramları üzerinden sorgulamak.

Sanatçı dengeli mi hareket ediyor veyahut sanatçı hareket edebiliyor mu? İktidarla müsâmaha, tevazu ve/veya esneklik temelli ilişkisinin gerisinde, arkaik bir korku mu yatmakta? Hoşgürü ve tolerans söz konusu olduğunda, müşterek bir tanıma mı kurban gidiyor sanatçı? İnsan hak ve özgürlüklerinin hiçbir dış müdahaleye maruz kalınmadan, rahat bir şekilde kullanım imkânı bulması, mutlakiyetçiliğin bittiğine mi işaret ediyor? En son hangi sanat yapıtından rahatsızlık duyuldu? Hangisine kayıtsız kalındı veya gevşek davranıldı? Özmen, bu sorularla yola çıkıyor Sıfır Tolerans’ta, serginin politik iç hatlarını, yaşadığı ve ürettiği coğrafyasının kalıtsal imgeleriyle döşerken, kendi üretim dilini son kez yutmayı ihmal etmiyor. İzleyiciyle ilk kez buluşacak olan yapıtlarında, sanatla mesafesini gittikçe derinleştiren o tarihsel bıkkınlığın (savaş ve yıkımların) izlerini sürmek hâlâ mümkün ve izleyiciden hiçbir şekilde tevazu talep etmeyen duyarlılığını da. Farklı bir üretim biçimini neredeyse imkânsız hale getiren yaşam ve düşünüş tarzı, Özmen’in kendi içme suyunu arıtması, kendi arklarını açması ve kendi gölgesinde oynamasını da sağlıyor.

Sanat yazarı ve eleştirmen Barbara Heinrich’in Bir Şener Özmen Kitabı’nda yazdığı gibi; “Şener Özmen sert bir kinaye, keskin bir mizah, net bir estetik dil, son derece eleştirel ve tahrik edici bir üslupla, var olan koşul ve durumların, otoriter yapıların ve halihazırda hayatmızda hüküm süren tabuların kesinliğini sorguluyor. İncelikli ve şiirsel eserleri dikkatimizi sanat bağlamının algısı ve değişimlerine yoğunlaştırmakla kalmıyor, sanatçının tavır aldığı ve tepki gösterdiği toplumsal gerçeklik sorunlarına da eleştirel bir bakış taşıyor.” Bu durum, sanat yazarı-eleştirmen Evrim Altuğ’un “Şener Özmen, insanın yol açtığı durumları yine insanın ortaya koyduğu çözümlerde arama umudunu hiçbir zaman yitirmez. Kullandığı dil, sessizlik de olsa bir dildir ve kendini ifade edecek mecraya önünde sonunda erişir. Özmen’in var olduğu ve işlerini teşhir ettiği toprakların bereketi, içinde bulunduğu daimi sosyal sarsıntılardan ve bunun karşısında ortaya çıkan hayatta kalma ve ifade edebilme çözümlerinin çeşitliliğinden kaynaklanır…” dediği kavşakta yeni bir video çalışması olarak ortaya çıkar “Sanatçı Aslında Ne İster?”. Özmen, hep olduğu üzere arazidedir, sararmış otlar, dikenli bitkiler ve taşların hakim olduğu koyu kahverengi yüzey görüntüsüne, art arda havalanan savaş uçaklarının boğucu uğultusu eşlik eder. Ev sahibi öfkelidir, söylene söylene kat eder onca yolu, kuzeye, güneye ve batıya ve doğuya dönerek, olup biteni izler ve her dönüşünde aynı yüzey görüntüsüyle karşılaşır, arada elindeki küçük not defterine bir şeyler karalar ve kameraya çevirir bakışlarını, konuşmaya başlar, daha doğrusu, “Sizce bulunduğum noktadan dünya sanatını etkilemem mümkün mü?” sorusunu tekrarladıkça tekrarlar ancak, kendi sesini bile duyamaz, duyuramaz. Kollarını açıp araziyi gösterir ve kaçarak uzaklaşır oradan. Doğanın (ve Doğu’nun) tüm seslerini bir anda ve öldüresiye bastıran savaş uçaklarının uğultusu, gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelirken, ağlamayı, gülmeyi, sevişmeyi veyahut kültürel-sanatsal üretim için yoğunlaşmayı nasıl imkansız hale getirdiğiyle de alakalıdır.

Sanatçının video, fotoğraf, enstalasyon, neon ve yazın çalışmalarından oluşan "Sıfır Tolerans" başlıklı sergisi 29 Aralık tarihine dek PİLOT Galeri'de görülebilir.

 

Yolda, detay, 2012, c-print, 120x180 cm

SERGİ GÖRSELLERİ

İLGİLİ DÖKÜMANLAR